ForestTheCreepy
Giriş Yap   
Duvar Kağıtları

Yıllardır, içinde hiçbir yaşam belirtisi taşımayan, kimseye yuva olmayan bir bina vardı bu kasabada. Zamanında orada yaşayan bir aile varmış elbette. Orada, eski zamanlarda yaşadığı bilinen bir ailenin trajedisi, kasabada nesiller boyunca fısıldanmıştı. Aile bir gece, sessizce yok olmuş, hiçbir iz bırakmamıştı. Kasaba halkı onları bir daha hiç görmemişti, sadece gece vakitlerinde evin pencerelerinden tuhaf sesler duymuşlardı.

Kasabanın bugünkü yerlileri saat 21.00 'i vurduktan sonra evlerinden çıkmazlardı. Dışarıda oynayan, eğlenen çocuklarını ise henüz hava kararmadan eve çağırırlardı. 21.00 'den sonra sanki kasabanın atmosferine korku hakim oluyor, gökyüzü en kara bulutlarıyla kasveti giyiniyordu.

Bazılarının evleri bu binaya daha uzaktı, bazılarınınki ise daha yakın. Selin 'in evi ise bu binanın biraz çapraz karşısındaydı. 14 yaşına basmış, genç sayılabilecek bir kızdı Selin. Kasabanın diğer çocukları gibi o da zaman zaman ailesinden, zaman zaman kasabanın diğer sakinlerinden bu bina hakkında hikayeler duymuştu.

Herkes farklı bir hikaye anlatsa da her hikayenin ortak noktası binanın içindeki duvarlardı. Duvarlardan gelen sesler, gülüşmeler, çığlıklar, ağlamalar... Bu seslerin hepsi de çocuk sesleriymiş. Kasabanın afacan çocukları kendi aralarında bu bina hakkında konuşurlar, hikayeler anlatırlar, birbirlerini korkutarak eğlenirlerdi. Selin 'in arkadaşları bu ürpertici hikayelerden eğlense de o pek eğlenmezdi, onların evi nispeten bu harabe binaya daha uzaktı, onlar Selin gibi geceleri bu binayı görmez, rüzgarla kendi odasının penceresine doğru taşınan çocuk seslerini duymazdı.

Odasının penceresinden meraklı ve korkulu gözlerle tüm kasvetiyle evinin karşısında duran, camları çatlamış, dış cephesi dökülmüş evi izlerken, aniden camlardan birindeki çürümeye yüz tutmuş perdenin kapandığını görünce irkildi. Birkaç adım geri gittiği sırada odasının kapısı aralandı.
"Uyumadın mı tatlım?" dedi annesi.
"Henüz değil," dedi durgun ve gergin sesiyle. Gördüğü şeyi annesine söyleyip söylememek konusunda tereddüt ediyordu.
Annesi gelip penceresinin perdesini kapattığında ev artık görüşünden çıkmıştı.
Annesi gülümsemiş, "İyi geceler bebeğim."
"İyi geceler anne," dedi hafifçe gülümseyerek.
Yatağa girdiğinde korksa da merakı zihnini kemiriyor, zihninin duvarlarına çarpan sorular uykusunu açıyordu. Kasabada süregelen hikayelerin ötesinde bu harabe yapının gerçek hikayesi neydi, bu sesler kimlere aitti?

Cesaretini topladığı bir gece yatağına pelüş oyuncağını yerleştirdikten sonra gizlice evden çıktı. Bunu yapmaması gerektiğini biliyordu. Ailesi bilse çok kızardı. Ama vakit gece yarısını geçmişti, kasaba halkının geri kalanı gibi onlar da çoktan yataklarına çekilmiş, bedenlerini uykuya teslim etmişlerdi. Soluk ay ışığının aydınlattığı sokakta kendisi dışında kimse yoktu. O an, kasabanın tek sakini kendisiymiş gibi hissetti. Adımlarını hızlandırarak binanın arkasında doğru ilerledi. Ön kapıya kilit vurulmuş olduğunu, oradan giremeyeceğini biliyordu. Arka bahçeden girecekti. Ufak bir zıplama ile bahçe duvarını aştığında ayakları bakımsız bahçenin çimenlerine bastı. Korku benliğini kaplarken bahçeden binanın içine açılan, yer yer aşınmış, çizilmiş ve kırılmış eski ahşap kapıyı küçük bir dokunuşla ittirdi. Kapı gıcırtı ile yavaş yavaş açılırken içerisindeki karanlığı göstermeye başladı.

Karanlık koridorlardan ilerlerken her adımında eski tahtaların hafif gıcırtısı dışında çıt çıkmıyordu. Gözleri karanlığa alıştıkça, yıllar sonra buraya ayak basan ilk insan olduğunu hissetti. Çatlamış duvarlar, çürümüş mobilyalar ve yılların tozuyla kaplanmış fotoğraflar, geçmişin izlerini taşıyordu. Tam o sırada, sessizlik aniden kırıldı. Fısıltılar… Evin köhne duvarlarından geliyordu, tıpkı insanların anlattığı ve kendisinin de duyduğu gibi, ama onları duymak için kulak kabartması gerekmedi; fısıltılar sanki beyninde yankılanıyordu. Bir ses, ince bir çocuk sesi, "Neden geldin?" diye sordu. Selin, donakaldı, "Git buradan."

Evin derinliklerine doğru çekildiğini hissetti. Salonun ortasında, tozla kaplanmış bir ayna gördü. Ayna kocamandı ve parıltısını yitirmiş olsa da içinde gölgeli figürlerin titreşir gibi göründüğünü fark etti. Cesaretini toplayıp aynaya yaklaştı, ancak baktığı şey yansıması değildi; bir çocuk, bir kadın ve bir adam… Hiç hareket etmeyen, gözleri boşluğa bakan bu figürler, onu dikkatle izliyordu.

Bir anda yeniden bir fısıltı duyuldu: “Bizi burada hapsetti.” Sözler, soğuk bir ürperti gibi içinden geçerken, "Kim?" diye soramadı. Tam o sırada, odanın içinden bir yerlerden, derin sessizliği yırtarak kulaklarına gelen gıcırtı sesi irkilmesine neden oldu. Belli bir ritme sahip bir gıcırtı, işte oradan, odanın köşesindeki sallanan sandalyenin hareketinden geliyordu bu ses. Üzerinde oturan yaşlıca bir kadındı, karanlıkta zor seçebilse de kemerli burnunu, uzun ve dağınık bakımsız saçlarını, uzun ve kirli tırnaklarını görebiliyordu. Kadın doğrudan ona bakmasa da, o sandalyenin üzerinde öylece sallanırken kendisinin burada olduğunu bildiğini hissedebiliyordu. Bir anda bakışlarını ona çevirip de yüzünde ürpertici bir gülümseme belirdiğinde oradan kaçmak, gitmek istedi. Ama yapamadı, ayakları olduğu yere saplanmıştı sanki, geri gitmiyorlardı.

O gecenin sabahı ailesi Selin 'in evde olmadığını fark ettiğinde telaşa kapıldı. Dahası, Selin bir daha hiç geri gelmedi. Kasaba sakinleri kızın kaybolmasının ev ile ilgili olduğunu düşündüler, yanılmıyorlardı da.

O binada ne mi oldu?
Çok eskiye giderseniz, kasabanın başka yerlileri olduğunu ve o binanın büyücülük ile uğraşan bir kadının evi olduğunu görürsünüz. O zamanlar kasabadaki çocuklar zamanla bir bir kayboldu. Çocukların bir anda ortadan kaybolması bu kadının işiydi. Amacı neydi bilinmez, ama evine bu çocukların derilerinden duvar kağıtları kapladı. Kasabalılar onu hiç yakalayamadılar, kaybolan çocuklarının çok da uzakta olmadığını, o evin duvar kağıtlarında sessiz fısıltılar ile konuştuğunu bilmediler.

Biraz daha eskiye gidildiğinde ise, bu olaylardan sonra orada yaşayan ve ortadan kaybolan aile ile karşılarsınız. Çocukları evde bu kadının ruhunu gördü ve çok geçmeden bu ev bu aileyi de içine çekti.

Selin kaybolduktan sonra da kasabada hikayeler süregeldi. Arkadaşları kendi aralarında hikayeler anlatmaya devam etti. Ama bunlar hep kulaktan dolma hikayelerdi. O kasabada bu hikayenin aslını öğrenen tek kişi Selin'di.

* Hikaye tarafımca kurgulanmış ve yazılmıştır. *

Yorumlar

Yalnızca üye olan kullanıcılar yorum paylaşabilir veya hikaye beğenebilir.

Beğenmeler

Arkada Çalsın...