Serin bir gün yerini yavaş yavaş geceye bırakıyordu. Ortalık daha erkenden kararmaya başlamıştı. Hava oldukça kasvetli ve sıkıcıydı. Toplanan yağmur bulutlarının arasında ufak ufak şimşekler çakmaktaydı. Büyük bir fırtına geliyor gibiydi. Dışarıda olanlar için zor bir gece olacaktı.
Genç ve güzel bir kadın, çöken karanlığın içerisinde bir gece yolculuğuna çıkmıştı. Aracıyla tek başına otoyolda ilerliyordu. Gece yolculuklarını sevmese de buna mecbur kalmış gibi görünüyordu. Yolda uzun süredir gelip geçen tek bir araç bile görmemişti. Otoyol kenarında da hiç ışık yoktu. Aracın farları kısıtlı bir alanı aydınlatabiliyordu. Kadın gökyüzüne doğru bakıp endişelendi. Birazdan patlayacak olan fırtınaya yakalanacaktı.
Gece yolculuğu kendisini yeteri kadar geriyordu zaten. Karanlığa gömülmüş bir şekilde ilerlemeye devam etti. Araçtaki sessizlikten rahatsız olan genç kadın, radyoyu açıp rock müzik çalan bir kanal ayarladı. Birkaç saniye sonra sert ritimler araç içinde yankılanıyordu. Kadın gülümsedi, çalan şarkıya eşlik etmeye başladı. Müzik, yolculuğun kasvetinden sıyrılıp biraz keyiflenmesini sağladı. Ama bu durum kısa sürdü. Gözleri bir anlığına aracın gösterge paneline kayınca bir endişe hissetti. Benzin, tükenmek üzereydi.
Kadın bir küfür patlattı. Gecenin bir vakti otoyolun ortasında yalnız kalma fikri tüylerinin ürpermesine neden olmuştu. Yeterince şanslıysa karşısına bir benzin istasyonu çıkardı. Yaklaşık 10 dakika önce durduğu market haricinde uzun süredir herhangi bir şeye de rastlamamıştı.
Fazla zamanı kalmamıştı, yağmur damlaları gökyüzünü yırtarcasına düşmeye başlamıştı bile. Şimşek ve yıldırımlar birbiri ardına düşüyor ve yolu aydınlatıyordu. Yağmur öylesine yağıyordu ki silecekler yeterli gelmiyordu. Kadın dışarıyı görmekte bir hayli zorlanıyordu. Rüzgar dışarıda uğuldarken bu yolculuk daha da ürkütücü olmaya başlamıştı.
Kadın bir süre sonra ileride, yolun kenarında ışıkları yanan bir yapı gördü. Yaklaştığında burasının bir benzin istasyonu olduğunu fark etti. Koşullara rağmen şans yüzüne gülmüştü. Direksiyonu kırıp istasyona yöneldi ve aracını pompanın yanına yanaştırdı. Gözleri, istasyonla ilgilenen birilerini arıyordu ancak ortada kimse yoktu. İstasyonun ışıkları yanıyor olsa da sanki terk edilmiş gibiydi. Bu fırtınada dışarıda olan bir tek kendisiydi.
Etrafta kimseyi göremeyen kadın kornaya basmaya başladı, ama gelen giden yoktu. Kadın kendi işini kendi görmek için arabadan inmeye hazırlandı. Aracın yan camından gelen ani bir ses çığlık atmasına sebep oldu. Dışarıda bir adam duruyordu. Orta yaşlı, sert yüz ifadeli, saçı sakalına karışmış ve ağzındaki çoğu dişi dökülmüş biriydi. Oldukça çirkindi. Yağmurun altında sırılsıklam olmuştu. Adam araçtan içeri doğru baktı ve kadından camı açmasını istedi.
Adamın aniden ortaya çıkması kadını ürkütmüştü. Görünüşü de tekin gelmemiş, kendini gergin hissetmişti. Ama bir an önce benzin almalıydı. Adam büyük ihtimalle istasyon görevlisiydi. Kadın işini halledip hızla burayı terk etmek istiyordu. Aracın camını biraz araladı. Adam küçük aralığa doğru konuştu.
"Yakıtınız mı bitti?"
Kadın, "Evet." diyerek cevap verdi.
Araçtan inmeye çekiniyordu. O sebeple cüzdanından bir kredi kartı alıp aralıktan adama uzattı. "100 dolarlık lütfen."
Tuhaf adam kartı aldı. Yakıt deposunu açıp pompayı yerleştirdi. Benzin delikten akarken kadını ve aracın içini dikkatle incelemeye koyuldu. Ardından hızla ön cama yaklaştı ve kadına, "Karttan ücreti çekip geliyorum." dedikten sonra koşarak istasyon binasından içeri girdi.
Camı kapatan kadın yine yalnız kalmıştı. Fazlasıyla gergindi. Adamın ucubeye benzeyen suratı gözünün önünden gitmiyordu. Gerginliğinin kaynağı oydu. Sakin görünmeye çalışıyordu. Kendini telkin etti. Depo dolmaya devam ederken adamın kartını getirmesini bekliyordu. Aradan iki dakika geçmişti ki kadın istasyon binasının kapısının açıldığını gördü. Tuhaf adam yağmurun altında koşarak araca yaklaştı ve kadının yine camı aralamasını istedi. Kadın söyleneni yaptı.
"Kredi kartınızla alakalı bir sorun var hanımefendi." dedi. "Bankayı aradım. Ama içeri gelmeniz gerek. Telefonda bekliyorlar."
Kadın bunu duyduğuna hiç hoşnut olmamıştı. Aracın içi ilk dakikadan beri güvenli gelmişti ancak şimdi burayı terk edip savunmasız bir şekilde ürkütücü adamla yalnız kalması gerekiyordu. İçine bir korku yerleşti. Sakinleşmeye çalışıyordu. Adama, "Tamam," dedi. "Bana bir dakika verin."
Adam başıyla onayladıktan sonra yeniden koşarak istasyona girdi. Yalnız kalan kadın güvensiz bölgeye girmeden önce önlem almalıydı. Aklına bir şey gelmişti. Çantasını kontrol etmek amacıyla karıştırmaya başladı ve küçük biber gazı spreyini eliyle kavradı. Artık hazırdı.
Spreyi yeniden çantasına koyarak arabayı terk etti. Soğuk havada fazla ıslanmamak için hızla istasyona yöneldi. Bir yandan da korkusunu kontrol altına almaya çabalıyordu. İçeri giren kadın sessiz ve loş bir mekanla karşılaştı. Adam ortada yoktu. İleriye doğru baktığında tezgahın üzerindeki sabit hatlı telefonu fark etti. Ahize açık olarak duruyordu. Kadın, etrafı endişeyle izleyerek telefona doğru yürüdü. Ahizeyi kaldırıp kulağına götürdü ve seslendi. Ama telefonun diğer ucunda kimse yoktu. Sadece herhangi bir görüşme yapılmadığını belirten sinyal sesi duyuluyordu.
Ani bir korku kadının tüm benliğini kapladı. Neler döndüğünü anlamıştı. Telefon görüşmesi tamamen palavraydı. Adam yalan söyleyerek onun arabadan inmesini sağlamıştı. Şimdi ise kapana kısılmıştı. O sırada tuhaf ve çirkin adam aniden başka bir odadan çıktı. Onu gören kadın paniğe kapılarak hızla çıkışa doğru koşmaya başladı. Adam, "Hey, dur!" diye bağırsa da kadının umurunda değildi. Kapıya yapışıp zorlamaya başladı ama cam kapı bir türlü açılmıyordu. Paniği iyice artmıştı. Kadının takıldığını gören adam ona yaklaştı ve arkasından kolunu kavrayıp yüzünü kendine doğru çevirdi. "Dinle beni!"
Bu, adamın gözlerinde yanma hissetmeden önce söylediği son şeydi. Bir çığlık attı. Kadın, biber gazını adamın yüzüne sıkmıştı. Zaman kazanan kadın, kaçmak için fırsat yakalamıştı. Gözüne kestirdiği ilk objeyi kaldırıp kapıya fırlattı. Cam kapı tuzla buz oldu. Arkasına bakan kadın adamın yerden kalkmaya başladığını görünce korkuyla kendini dışarı attı. Düşündüğü tek şey arabaya binmekti. Adam da doğrulmayı başarmış, yanan gözlerini elleriyle kapatarak kadının peşinden gitmeye çalışıyordu.
Yağmurun altında koşan kadın sonunda arabaya vardı. Elleri titreyerek cebindeki anahtarı çıkardı ve kilidi açtı. Bir iki saniye sonra şoför koltuğundaydı. Kapıları kilitleyip aracı çalıştırdı ve ardından gaza basarak kendini otoyola attı. Anlık bir rahatlama hissetti. Yaşadığı korku dolu anlarda içinde tuttuğu tüm nefesi büyük bir rahatlama ile salıverdi.
İstasyondan çıkan adam elinden geleni yapsa da kadına yetişemedi. Yağmur damlalarının aktığı yüzünde öfkeden çok üzgün ve endişeli bir ifade vardı. Gecenin karanlığında hızla gözden kaybolmakta olan aracın arkasından bağırdı.
"Sana söylemeye çalıştım. Arka koltukta biri var!"
Kaynak:
Cem'den Dinle Youtube Kanalı
Cem'den Dinle internet sitesi
Otoyolda Tek Başına
1
Yorumlar
Yalnızca üye olan kullanıcılar yorum paylaşabilir veya hikaye beğenebilir.
butterfly : Bazen ön yargılarımızdan asıl tehdidin nerede olduğunu fark edemiyoruz sanırım. Ama bir kadının bakış açısıyla düşünüldüğünde kadınların psikolojisini de ortaya koyan bir hikaye olmuş.
Arkada Çalsın...