Dört sene kadar önce bir reddit yazarı, yıllar boyunca peşini bırakmayan ve ona kabusu yaşatan bir tecrübeyi internette paylaşmış, bu olay kısa sürede insanların ilgisini çekmişti. Yazarın yazdıkları internet ortamında çok konuşulmuş ve bir fenomene dönüşmüştü. Vaka ile ilgili birçok yorum yapılıyor, insanlar yaşananları açıklamaya çalışıyordu. Yazarın yazdıklarını olduğu gibi aktarıyorum.
"Merhaba, hayatımı alt üst eden ıslıkçının hikayesini tam olarak anlatabilmek için uzun zamandır bekliyorum. Hikaye birçok detay içeriyor, ancak bunlar hem açıklanamaz, hem ürkütücü, hem inanın bana gerçek. Sanki olayları hala yaşıyorum, ayrıca bunu kanıtlayacağım bir de videom var.
Sekiz yaşındayken annemle birlikte köpeğimi mahallede yürüyüşe çıkarmıştım. Saat gece on bir civarıydı. Lansing Michigan 'da yakınlarda bataklık ve ağaçlık alanların olduğu bir bölgede yaşıyorduk. Çok hafif ve sessiz bir rüzgar estiğini hatırlıyorum. O sırada bataklığın derinlerinden gelen bir ıslık sesi duydum, sanki biri çalıyordu. Kulağa bir tür kuş sesi gibi gelse de her ıslık farklıydı. Bir insan tarafından yapıldığını düşünüyordum. Ses önce yükseliyor, sonra alçalıyordu. O alçak ve yüksek tonlardaki değişimi tam olarak açıklayamıyorum. O sırada annemle göz göze geldim. Yüzünde endişeli ve korkmuş bir ifade vardı. Elimi sıkıca kavradı ve hemen oradan gitmemiz gerektiğini söyledi. Ne olduğunu anlamamıştım çünkü çok küçüktüm. Ancak annemi korkmuş görmek beni de ürkütmüştü. Bir süre sonra o gün olanları unuttum gitti.
İki yıl sonra gece geç saatlerde yine köpeğimi dolaştırmaya çıkmıştım. Ön kapının hemen yanında arkasında bir kişiyi kolayca gizleyebilecek büyük bir çalı vardı. Yürüyüşü bitirirken ıslık sesi yeniden başladı. Yine aynı perdeler, yine aynı tutarsız tonlar. Islığı duyduğum anda bir ürperti hissettim. İki yıl önce, sanki bataklıkta benim göremediğim bir şeye bakan annemin yüzü aklıma geldi. O günü hatırlamıştım. Olabildiğince hızlı bir şekilde eve koştum. Her geçen yıl olayı daha az düşündüm. Yaşadıklarımı çok az kişiye anlatmıştım ve zamanla tüm olay zihnimden uçup gitti.
Şimdi ileri sararak geçen yaza geleyim. Yirmi dört yaşındayım. Sarah isminde bir kız arkadaşım var. İş için Güney Dakota 'ya taşınmıştık. 4 Temmuz 2015 tarihinde, Amerika 'nın bağımsızlık günü kutlamaları için Güney Dakota 'nın başkenti Pierre 'e gelmiştik. Missouri Nehri kıyısındaki bir bankta kutlamalardaki havai fişekleri izlemek istiyorduk. Nehir kıyısındaki bir hastanenin arkasında çadır kurup takılabileceğiniz ve havai fişekleri izleyebileceğiniz boş bir kamp alanı vardı.
Kamp bölgesinin sonuna yakındık ve etrafımızda birkaç insan vardı. Hava yavaştan kararırken havai fişek gösterileri başladı. Oldukça uzakta olduklarından bize ulaşan aydınlanma azdı. Onları görebilmek için nehrin tam kenarına oturduk. Arada gök gürültüsü duyuluyordu. Kara bulutlar gökyüzünü kaplamaya başlamıştı. Bir fırtına yaklaştığı için hava elektriklenmişti ve rüzgar hızlanıyordu. O an içinde bulunduğumuz atmosfer tek kelimeyle ürkütücüydü.
Polis botları diğer tüm sandal ve botları nehirden uzaklaştırdı ve nehrin diğer tarafında görevlerine devam etmek için bölgemizi terk etti. Diğer kampçıların çoğu havai fişekleri daha iyi görebilmek için nehrin yukarısına yürüdüler ama Sarah ve ben geride kaldık. Biralarımızı yudumluyor ve kutuları tokuşturuyorduk.
Aniden düzenli şekilde suya daldırılan bir kürek sesi duydum. Kıyıdan yaklaşık yirmi metre açıkta bir sandalı süren bir figür gördüm ve birden, ıslık sesini duydum. Tüylerim diken diken olmuştu. Üzerinden 10 yıldan fazla geçmişti. Çocukluğumda duyduğum, aynı ıslık sesiydi bu. Sarah o sırada arabadan bira almak için yanımdan ayrıldı. Bense bu gizemli kişiye kilitlenmiştim. Endişeyle sandaldaki figüre baktım ama kim olduğunu anlayabilmek için fazla karanlıktı. Şapka takmış olabileceğini düşündüm. Tam kıyıya dik olduğunda kürek sesleri durdu. Sandal bana dönüktü ve ıslığı yeniden duydum. O kadar korktum ki, ayağa kalktım ve ona kimsiniz diye seslendim. Hiçbir cevap alamadım. Sadece birkaç kez daha ıslık çalındı. Sonra sandal yüz seksen derece döndü. Kürek çekerek kısa süre içerisinde gözden kayboldu.
Ben bir fotoğrafçıyım, o sebeple kameram yanımdaydı ve havai fişekleri videoya çekiyordum. Hala havai fişekleri kayda alırken ıslıkların başladığını duydum. O anda kamerayı doğrudan sandala yöneltmekten çok korktum. Bu yüzden mikrofonu sandala doğru çevirdim. Videoyu izlerken kulaklık takarsanız daha iyi olur. Sevgilime, "Islık mı çalıyorsun? Sen mi yapıyorsun?" diye sorduğumu duyabilirsiniz. O hayır cevabını verse de yine de ona kes şunu dedim. Çünkü korkmaya başlamıştım. Sarah bira almaya gidip beni yalnız bıraktıktan sonra uzaklaşan sandalı çekmeye cesaret edebildim.
* yazarın youtube 'a yüklediği videonun bağlantısı yazının sonunda bulunmaktadır. *
Sevgilim Sarah biralarla geri döndüğünde çok korkmuş olduğumu görüp şaşırdı. Yaşadıklarımı anlatıp çektiklerimi gösterince o da korkmaya başladı. Bu ıslık 14 yıl sonra beni Güney Dacota 'ya kadar nasıl takip etmişti? Sadece bir tesadüf müydü yoksa? Birebir aynı ıslık olması tesadüf olabilir miydi ki? O kişi kimdi ve nereye gitmişti?
Çektiğim videoda parlaklığı olabildiğince arttırdım ama sandaldaki kişiyi yine de seçemedim. Anneme yaşadıklarımı anlatıp videoyu izlettiğimde geçmişteki olayları hiç hatırlamadığını söyledi. Kafamdaki bir sürü soru hala cevapsız. Bugün bile belki ıslığı tekrar duyarım diye karanlıkta dışarıda tek başıma dolaşmaya korkuyorum. Her türlü fikrinize açığım. Sizce bunların mantıklı bir açıklaması var mı? Düşüncelerinizi yazmaktan çekinmeyin. Sanırım bu olay beni dehşete düşürmeye devam edecek."
Olayın kahramanı başından geçenleri bingbong1234 rumuzuyla redditte paylaştıktan sonra yaptığı bu paylaşım internette oldukça ilgi gördü. Yazı platformda hızla yükseldi. İnsanlar olay hakkında yorumlarını paylaştılar, düşüncelerini söylediler, başka kaynaklarda araştırma yaptılar ve teorilerini yazdılar. Hatta bu ıslığı kendilerinin de duyduğunu söyleyen kişiler oldu. En çok ilgi gören yorum ise bir efsane ile ilgiliydi. Bu efsanenin adı El Silbon.
El Silbon on dokuzuncu yüzyılda Venezuela 'da ortaya çıkmış bir şehir efsanesiydi ve anlamı ıslıkçıydı. Efsanenin hikayesine göre bir oğul babasını öldürüyor ve sonsuza kadar babasının kemiklerini taşımakla lanetleniyordu. Islık çalarak dolaştığı için de bu adı almıştı. Çaldığı ıslık yüksek ve alçak tonlar olarak değişiyordu.
Yazarın paylaştığı videonun bağlantısı : https://www.youtube.com/watch?v=y9OLi6A2rzU
Kaynak:
Cem'den Dinle Youtube Kanalı
Cem'den Dinle internet sitesi
The Whistler / Islıkçı
0
Yorumlar
Yalnızca üye olan kullanıcılar yorum paylaşabilir veya hikaye beğenebilir.
Arkada Çalsın...